23 Aralık 2011 Cuma

The Big Kahuna


-Sana söylemek istediğim bir şey var. Ve beni çok dikkatli dinlemeni istiyorum... Çünkü bu son derece önemli.
Biraz önce buradan kovaladığımız adam ...

-Biz kimseyi kovalamadık.

-Bir dakika önce bu odadan ayrılan adam benim çok iyi bir dostumdur. Onu uzun zamandır tanıdığım için mi?
Şey, uzun zamandır tanıdığım birçok insan var. Ve bazılarının köpeğimin kıçını silmesine bile izin vermem.
Bazıları olsa da olur, olmasa da. Benim için önemleri yok. Ama Larry benim için çok önemli, bunun sebebi de
ona güvenebilmem. Ona güvenebileceğimi biliyorum. O dürüst biri.

-Dürüst mü, yoksa sadece patavatsız mı?

-O dürüst biri Bob. Aynı zamanda patavatsız da. Bu bazen dürüstlüğün bir parçasıdır, çünkü patavatsız olan ama
dürüst olmayan çok insan var. Larry onlardan biri değil. Larry dürüst bir adamdır. Sen de dürüst bir adamsın Bob. İnanıyorum ki içinde bir yerlerde dürüst olmaya çabalayan bir yanın var.
Kendine sorman gereken soru "Bu benim hayatımın tamamına etki ediyor mu?"

-Bu ne anlama geliyor?

-Bunun anlamı senin İsa hakkında vaaz vermen Larry veya bir başkasının yağlar hakkında vaaz vermesinden farklı değil. İsa'yı veya Buda'yı veya insan haklarını ya da hiç zarar etmeden emlak piyasasında para kazanmanın
yöntemlerini satman arasında bir fark yok. Bu seni insan yapmaz. Bu seni bir pazarlama temsilcisi yapar. Eğer biriyle dürüstçe konuşmak istiyorsan, bir insan olarak, ona çocuklarını sor. Hayallerini öğrenmeye çalış. Sadece öğrenmek için. Başka hiçbir amaç gütmeden. Çünkü sohbeti yönlendirmek için harekete geçtiğin anda, o artık sohbet olmaktan çıkar. O bir atıştır artık ve sen de insan değilsindir. Pazarlama temsilcisisindir.

-Katılmadığım için beni bağışlayın.

-Seninle daha önce kişilik hakkında konuşmuştuk. Bana kişiliği sormuştun. Yüzlerden bahsetmiştik. Ama mesele ondan çok daha derinlerde. Mesele şu ki herhangi bir kişiliğin var mı? Ve eğer fikrimi dürüstçe söylemem gerekirse Bob, yok, sebebi de çok basit. Çünkü henüz hiçbir şey için pişmanlık duymuyorsun.

-Demek istediğiniz, pişman olacağım bir şey yapana kadar kişiliğimin olmayacağı mı?

-Hayır, Bob. Söylemek istediğim, zaten pişman olacağın bir sürü şey yaptığın. Sadece onların ne olduğunu bilmiyorsun. Onları keşfettiğin, yaptığın bir şeydeki aptallığı gördüğün ve onu yeniden yapabilmeyi dilediğin,
ama artık çok geç olduğu için yapamayacağını anladığında olacak. Böylece o şeyi seçip sana hayatın devam ettiğini hatırlatması için yanında taşıyacaksın. Dünya sensiz de dönecek. Senin aslında bir önemin yok.
İşte o zaman kişilik sahibi olacaksın. Çünkü dürüstlük içinden dışarı çıkacak ve bir dövme gibi yüzünü kaplayacak. O güne kadar, ancak, bir noktanın ötesine geçmeyi bekleyemezsin.

-Artık gidebilir miyim?

-Git hadi.

-Teşekkür ederim.

-İyi geceler.


“The Big Kahuna” filminden bir parça.